-

| 0 yorum ]


A. ROMAN HAKKINDA BİLGİLER
1. Romanın adı
2. Romanın yazarı (çevireni)
3. Basıldığı yer ve tarih
4. Sayfa sayısı

B. ROMANDAKİ OLAYIN İNCELENMESİ
1. Olayın özeti
2. Olaydaki kişiler,kişilerin fiziksel ve ruhsal özellikleri
a) Asıl kişiler (kahramanlar)
b) Yardımcı kişiler (kahramanlar)
3. Olayın geçtiği yerler
4. Olayın meydana geldiği zaman
5. Olayı anlatan kişi (anlatıcı)
6. Romanın dil ve anlatım özellikleri
7. Romanın türü
8. Romanın ana fikri

C. YAZARIN HAYATI,SANATI VE ESERLERİ HAKKINDA KISA BİLGİ

D. FAYDALANILAN KAYNAKLAR

| 0 yorum ]


         Diyarbakır'da doğdu, İstanbul'da ya­şamını yitirdi. Asıl ismi Mehmet Ziya’dır.
·         Ziya Gökalp, sanatı, düşüncelerini yaymak için araç olarak kullanan şairlerdendir.
·         Şiirleri de düz yazıları da fikir ağırlıklıdır. O, bunlarda sanatsal bir ağırlığa yönelmediği gibi dilsel bir yetkinliğe ulaşamamıştır.
·         Onun en büyük özelliği Türkçülük sisteminin bir düzene bağlamasıdır.
·         Ziya Gökalp'ın sanatının en önemli özelliklerinden biri de Türk şiirine o zamana kadar ihmal edilen Türk mi­tolojisini sokmasıdır. Şair, destan yönünden çok zen­gin olan Türk mitolojisini şiirlerinde yansıtmıştır.
·         Milli Edebiyat Akımına düşünsel yönden büyük katkılar sunmuştur.
·         Edebiyatımızın gelişmesi için halka, ulusal kaynaklara gidilmesi, yalın bir dil kullanılması, aruz yerine hece ölçüsünün tercih edilmesi konuşma dili ile yazı dilinin birleştirilmesi, Halk edebiyat ile Batı edebiyatının örnek alınması gerektiğini savunur.
·         Şiirlerinde çoğunlukla ikili (mesnevi), koşma, sone vb. nazım şekillerini kullanan Gökalp, şiir sanatı­nın teknik yönüyle pek ilgilenmemiştir. O, şiirin ne söy­lediği kısmıyla ilgilenmiştir. Bu yönüyle onun şiirlerinde kuru bir didaktizm göze çarpar.
·         Eserinde sade, konuşma diline yakın, doğal, kolay anlaşılır bir dil kullanmıştır. Türk mitolojisinden, Türk folklorundan, Dede Korkut Hikâyelerinden, masalardan yararlanılır.
·         Hece ölçüsünün benimsenip yaygınlaşmasında büyük rolü olmuştur.
·         İnceleme, makale, didaktik şiir, manzum destan, masal türlerinde eserler vermiştir

| 0 yorum ]

Maupassant(KLASİK VAK'A ÖYKÜSÜ-OLAY ÖYKÜSÜ) tarzı olay hikâyeciliğinin bizdeki en büyük ismidir.

Hikâyeciliği meslek olarak gören ilk sanatçıdır.
Genç Kalemler dergisinde yayımlanan “Yeni Lisan” maka­lesiyle dilin sadeleştirilmesi gerektiğini savunmuştur.
Uzun cümlelerden, söz oyunlarından, yabancı sözcük ve tamlamalardan kaçınmış, konuşma ve yazı dili arasında bir uyum kurmaya çalışmıştır.
“Toplum için sanat” anlayışıyla milli değerlere yönelmenin önderliğini yapmıştır.

Realizm akımının etkisi altındadır.
Hikâyelerinde milli’ bilinci uyandırma ve güçlendirme amacı taşımıştır.
Mizahtan da yararlanarak toplumdaki aksayan yönleri eleştirmiştir; bu bakımdan hikâyeleri toplumsal hiciv ka­rakteri taşır.
Konuşma dilini yazı diline uygulamayı amaçlamıştır.
Hikâyeleri teknik açıdan zayıftır, tasvirlere, psikolojik tah­lillere önem vermez, daha çok olayı ön plana çıkarır.
Hikayelerinin konularını 
Milli tarih (daha çok Osmanlı tarihi)

Çocukluk anıları
Askerlik anıları ve günlük hayat oluşturur.
Kısa cümlelere dayanan okurun dikkat ve heyecanını canlı tutan bir anlatımı vardır.
Hikâyelerinde menkıbe, efsane, destan, halk fıkraları ve tarihten yararlanmıştır.
Kitaplaştırmadığı az sayıda şiiri de vardır.
Efruz Bey ve Yalnız Efe adlı eserleri “uzun hikâye”, “roman” olarak da değerlendirilmektedir.
125 CİVARINDA ÖYKÜSÜ VARDIR.


ESERLERİ 

ŞİİR: 
Ömer Seyfettin'in Şiirleri (1972)

ROMAN: 
Ashâb-ı Kehfimiz (1918)
Efruz Bey (1919)
Yalnız Efe (1919, 1988)

ÖYKÜ: 
Harem (1918)
Yüksek Ökçeler (1922, 1988)
Gizli Mabed (1923, 1988)
Beyaz Lale (1938)
Asilzâdeler (1938)
İlk Düşen Ak (1938, 1980)
Mahçupluk İmtihanı (1938, 1982 bir oyun da içerir)
Dalga (1943, 1952)
Nokta (1956)
Tarih Ezelî Bir Tekerrürdür (1958)

 DİĞER ÖYKÜLERİ: 
Bomba
Bahar ve Kelebekler
Forsa
Aşk Dalgası
Gizli Mabet
Pembe İncili Kaftan
Kaşağı
Falaka
Kızıl Elma Neresi,
Başını Vermeyen Şehit,
Diyet
And
Teke Tek
Kütük
Harem (uzun hikâye)

İNCELEME: 
Milli Tecrübelerden Çıkarılmış Ameli Siyaset (1912)
Yarınki Turan Devleti (1914)
Türklük Mefkuresi (1914)
Türklük Ülküsü (ilk 3 kitap birarada ölümünden sonra, 1975)

| 0 yorum ]


  • Fecr-i Ati döneminde şiirler edebiyata girdi, daha sonra Milli Edebiyat'a katıldı.
  • Fransız sembolistlerini ta­nıtan yazılar yazdı.
  • Ziya Gökalp’in çıkardığı Yeni Mecmua'da hece ölçüsüyle ulusal temaları işleyen şiirler yazdı.
  • Kendisi de dergi çıkardı.
  • Sanatçı, edebiyatın yalnızca aydınlara değil, halka da açık ol­ması gerektiğine inanır; bu nedenle halk edebiyatı araştırmaları­na yönelir.
  • Balkan Savaşları’nı anlatan “Türkün Du­ası” adlı şiiriyle ilgi toplar.
  • Önceleri bireysel konularda yazan sa­natçı sonraları toplumsal konulara yönelse de başarısı edebiyat araştırmacılığından gelmektedir.
  • Tarihini bilmeyen milletlerin, geleceklerinin de olamayacağı­na inanan Köprülü, Türkoloji çalışmalarına önem verir.
  • Türkiyat Enstitüsünü kurdu, bu alanda dünyaca ünlü bilimadamı oldu.
  • Özellikle Yunus Emre ve Ahmet Yesevi gibi değerleri tanıttı.
ESERLERİ 
Yeni Osmanlı Tarih-i Edebiyatı (1916) 
Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar (1919-1966) 
Nasrettin Hoca (1918-1981) 
Türk Edebiyatı Tarihi (1920) 
Türkiye Tarihi (1923) 
Bugünkü Edebiyat (1924) 
Azeri Edebiyatına Ait Tetkikler (1926) 
Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türk-i Basit (1928) 
Türk Saz Şairleri Antolojisi (1930-1940, üç cilt) 
Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar (1934) 
Anadolu'da Türk Dili ve Edebiyatı'nın Tekamülüne Bir Bakış (1934) 
Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu (1959) 
Edebiyat Araştırmaları Külliyatı (1966) 
İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi (1983, ölümünden sonra)

| 0 yorum ]


  • Millî Edebiyat akımının ünlü kadın romancısıdır. 
  • Edebiyatçılığının yanında bir asker gibi cephe gerisinde mücadele vermiştir.
  • Halide Edip Adıvar, edebiyatın birçok türünde eser vermesine karşın romancı olarak tanınmıştır. 
  • Eserleri roman­tizmden realizme doğru bir gelişme gösterir.
  • Romanlarında ilk başta aşk temasını, kadın psikolojisi­ni ele alır. Daha sonra Türkçülük, milliyetçilik ve mem­leketçilik konularına yönelir; kişileri yaşadıkları olay çevresinde, gelenek ve göreneklere bağlayarak anla­tır.
  • Romanlarında canlı, kuvvetli karakterler yaratır.
  • Yazar, üslubu genellikle ikinci pla­na itmiştir. Eserlerinde basit cümle yanlışlarından, an­latım bozukluğuna kadar birçok eksiklik göze çarpar.
  • Halide Edip'in romanlarını içerikleri ve dönem bakı­mından üç bölümde toplanır:
    İlk dönem romanlarıYazar, ilk dönem romanlarında özellikle aşk gibi bireysel konuları ele alır. Bu roman­larda güçlü kadın kahramanlar öne çıkar. Kahramanla­rın ruhsal durumları başarıyla çözümlenir. Seviye Talib, Handan, Kalp Ağrısı bu tür romanlardandır.
    Kurtuluş Savaşı dönemi romanlarıAnadolu'ya ge­çip Kurtuluş Savaşı'na katılmasıyla Halide Edip'in sa­nat anlayışında değişiklik olur. Bu dönemde Anadolu insanını yakından tanır. Onun sabrını, direnişini, fe­dakârlığını, yurt sevgisini görür. Türkçülük akımının et­kisiyle toplum yapısını yansıtan Kurtuluş Savaşı ile Anadolu kent ve kasabalarındaki kimi çevrelerin deği­şik tutumlarını, çetelerin direnişlerini, kabaran millî coşkuyu anlatan toplumcu sayılabilecek eserler kale­me alır. Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Zeyno'nun Oğlu bu dönemin romanlarındandır.
    Toplum ve töre romanlarıYazar, özellikle son yılların­da İstanbul'da ve Anadolu'yu, Anadolu'da yaşayan in­sanları konu alır. Doğu - Batı çelişkisini gündeme geti­rir, bu konuya bir cevap arar. Bunu yazarken değişik yörelerin törelerini de sergiler. Romanlarındaki bazı olay ve izlenimler, yazarın hayatından kaynaklanır. Sinekli Bakkal, Tatarcık, Sonsuz Panayıbu türden ro­manlardır.


    ESERLERİ:
    ROMAN
    Heyula (1908) 
    Raik'in Annesi (1909) 
    Seviye Talip (1910) 
    Handan (1912) 
    Yeni Turan (1912) 
    Son Eseri (1913) 
    Mev'ud Hüküm (1918) 
    Ateşten Gömlek (1923) 
    Vurun Kahpeye (1923) 
    Kalp Ağrısı (1924) 
    Zeyno'nun Oğlu (1928) 
    Sinekli Bakkal (1936) 
    Yolpalas Cinayeti (1937) 
    Tatarcık (1939) 
    Sonsuz Panayır (1946) 
    Döner Ayna (1954) 
    Akile Hanım Sokağı (1958) 
    Kerim Ustanın Oğlu (1958) 
    Sevda Sokağı Komedyası (1959) 
    Çaresaz (1961) 
    Hayat Parçaları (1963)
    ÖYKÜ
    İzmir'den Bursa'ya (Yakup Kadri, Falih Rıfkı ve Mehmet Asım Us ile birlikte, 1922) 
    Harap Mabetler (1911) 
    Dağa Çıkan Kurt (1922)
    OYUN
    Kenan Çobanları (1916) 
    Maske ve Ruh (1945)
    ANI
    Türkün Ateşle İmtihanı (1962) 
    Mor Salkımlı Ev (1963)

| 0 yorum ]


20.yy Türk Edebiyatının en büyük romancılarındandır.
Roman, öykü, gezi, eleştiri ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir.
Sade ve cnlı  bir dille yazdığı eserlerinde Türkçeyi başarıyla  kullanmıştır.
İstanbullu idealist bir genç kızın, Feride’nin, öğretmen olarak gittiği Anadolu’ da yaşadıklarını anlattığı Çalıkuşu’yla sevilmiştir. Çalıkuşu, köyü ve taşra insanın yaşa­yışını anlatan ilk başarılı eserlerdendir.

Yaprak Dökümü’nde Batılılaşmanın Türk aile yapısı üzerindeki olumsuz etkisini; Yeşil Gece’de Kurtuluş Sa­vaşı yılları ve sonrasında dini istismar eden kişilerin eleştirisini romanlaştırır.

Öğretmenliğinden dolayı tanıdığı Anadolu’yu, gözlemci yönüyle yansıtmıştır.
Romantizm ve realizm akımlarından etkilenmiştir.
Görevi sırasındaki gözlemlerini anlattığı Anadolu Notları gezi türünün en önemli eserlerindendir.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda da etkili bir isimdir.

ESERLERİ

ROMAN: 
Çalıkuşu (1922) 
Gizli El (1924) 
Damga (1924) 
Dudaktan Kalbe (1925) 
Akşam Güneşi (1926) 
Bir Kadın Düşmanı (1927) 
Yeşil Gece (1928) 
Acımak (1928) 
Yaprak Dökümü (1930) 
Kızılcık Dalları (1932) 
Gökyüzü (1935) 
Eski Hastalık (1938) 
Ateş Gecesi (1942) 
Değirmen (1944) 
Miskinler Tekkesi (1946) 
Harabelerin Çiçeği (1953) 
Kavak Yelleri (ölümünden sonra 1961) 
Son Sığınak (ölümünden sonra 1961) 
Kan Davası (ölümünden sonra 1962)

ÖYKÜ: 
Gençlik ve Güzellik (1919) 
Roçild Bey (1919) 
Eski Ahbap (1919) 
Tanrı Misafiri (1927) 
Sönmüş Yıldızlar (1928) 
Leyla ile Mecnun (1928) 
Olağan İşler (1930)

OYUNLAR: 

Hançer (1920) 
Eski Rüya (1922) 
Ümidin Güneşi (1924) 
Gazeteci Düşmanı-Şemsiye Hırsızı-İhtiyar Serseri (Üç oyun birarada, 1925) 
Taş Parçası (1926) 
Hülleci (1926) 
Bir Köy Hocası (1928) 
Babür Şah'ın Seccadesi (1931) 
Bir Kır Eğlencesi (1931) 
Ümit Mektebinde (1931) 
Felaket Karşısında-Gözdağı-Eski Borç (Üç oyun birarada, 1931) 
İstiklal (1933) 
Vergi Hırsızı (1933) 
Bir Yağmur Gecesi (1943) 
Balıkesir Muhasebecisi (1953) 
Tanrıdağı Ziyafeti (1955) 
Yaprak Dökümü (ölümünden sonra 1971) 
Eski Şarkı (ölümünden sonra 1971)

GEZİ: 
Anadolu Notları (ilk cildi 1936; ikinci cildi 1966)
EĞİTİM: Dil ve Edebiyat: Türk Kıraati (1930) 
Fransızca-Türkçe Resimli Büyük Dil Kılavuzu (1935)

| 0 yorum ]


Küçük yaşta iyi bir din eğitimi görmüş, Arapça, Farsça; gençlik yıllarında ise Fransızca öğrenmiş olan Mehmet Âkif, dini -milli - lirik - epik özellik taşıyan şiirleriyle edebiyatımızdaki yerini almış­tır.

1908'den sonra Sırat-ı Müstakim ve Sebil'ür-Reşat adlı din dergilerinde şiirler, din ve edebiyatla ilgili makaleler yayımlayarak yazı hayatına başlamıştır.

Şiirlerinin çoğunda İslâm'ı anlatmaya çalış­mış, İslâm dininin doğru anlaşılması duru­munda toplumun ilerleyebileceğini söylemiş­tir.

Mehmet Âkif realist bir şairdir."Hayır, hayâl ile yoktur benim alışverişim/İnan ki her ne demişsem görüp de söylemi­şim..." dizeleri onun bu özelliğini yansıtır.
Öğretici yanı ağır basan, din, ahlâk, vatan konularının işlendiği şiirlerinde konuşma dili­ni başarıyla kullanmıştır.
Tüm şiirlerini aruzla yazmıştır.

Aruzu konuşma diline büyük bir başarıyla uygulayan şair, nazmı nesre yaklaştırmıştır (Bu özellikleriyle Tevfik Fikret'e benzer).

Şiirlerinin çoğu manzum öykü şeklindedir.
Âkif, birçok şiirinde sosyal sorunlara da yer vermiştir. Sözgelimi "Küfe"şiirinde yetim kalan bir çocuğun dramını, "Mahalle Kah­vesinde zamanını kahvelerde öldüren tem­bel kişileri, "Köse İmam"da İslâmı yanlış anlayarak karısını boşamak isteyen acıma­sız, cahil bir adamı... anlatır.
Sanatçı, milli marşımız olan İstiklâl Marş'nın da şairidir.
 Mehmet Âkif, özlediği gençliği "Asım"da simgeleştirmiştir. Ona göre gençlik İslâm inancı ile Batı'nın bilimini sentezleyebilirse görevini yapmış olacaktır.
 Mehmet Âkif, Fransız sanatçı Emile Zola'nın gerçekçiliğine hayrandır. Bu bakımdan da naturalisttir. Gerçeği olduğu gibi, bütün çir­kinliği ve kusurlu yanlarıyla anlatması onu naturalistlere yaklaştırır.

Eserleri:

Mehmet Âkif bütün şiirlerini Safahat adı al­tında ve yedi ciltte toplamıştır. Safahat'ın ciltleri şu başlıkları taşır: 
Safahat
Süleymaniye Kürsüsünde
Hakkın Sesleri
Fatih Kürsü­sünde
Hatıralar
Âsım
Gölgeler