-

| 0 yorum ]

Edip Ahmet, bu eseri Karahanlı Sultanı Emir Muhammed Dad İspehsalar adına hediye etmiş ve ona hediye etmiştir. Yazmış olduğu bu eser ona olan bağlılığını göstermek için yazılmıştır. İnsanlar da bu eseri okuyarak Emir Muhammed Dad İspehsalar’ı ansın ve ona sevgi beslesinler diye yazmıştır.

| 0 yorum ]

Destan dönemi şiirlerde nazım birim olarak dörtlük ölçü olarak da hece ölçüsü kullanılıyordu ama bu eserin yazılış sebebini anlatan bölümde nazım birimi, ölçüyse aruz olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunda en büyük etken İslam kültürünün etkisiyle Arap ve Fars edebiyatına duyulan hayranlık gelir.

| 0 yorum ]

İslami Devri İlk ürünler arasında Atebetü’l Hakayık da vardır ve bu eserler İslam kültür ve medeniyetinin etkisi ile yazılmıştır. Bu devirde Allah, rab, melek, peygamber gibi yeni kavramlar edebiyatımıza girmiştir. Mesnevi gibi yeni nazım şekilleri, beyit gibi nazım birimleri, aruz gibi ölçüler edebiyatımıza yeni girmişti. Buradaki eserde bize bu eserin İslam kültürü ve medeniyetinin etkisiyle yazıldığını göstermektedir.

| 0 yorum ]



Mesnevi Dibace(önsöz), Tevhîd, Münâcât, Na’t, Mi’râciye,Methiye, Sebeb-i te’lîf, Ağaz-ı Dastan (Asıl olayın anlatıldığı bölüm) hitame gibi bölümlerden oluşur.
Türk –İslam medeniyetindeki mesneviler:
Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig
Şeyyâd Hamza Yusuf u Züleyhâ
Yunus Emre Risâletü’n Nushiyye
Âşık Paşa Garîbnâme
Ahmed-i Dâ’i Çengnâme
Süleyman Çelebi Mevlid
Şeyhî Husrev ü Şîrîn’i ve Harnâme’si

Bunlardan Süleyman Çelebi Mevlid’inde Peygamberimizin doğumundan ölümüne kadar geçen sürede peygamberimizin başından geçen olayları ve mucizeleri anlatır.

| 0 yorum ]


Tasavvuf, kalbi saf yapmak, kötülüklerden temizlemek demektir. İnsanın kalbini, Allahü teâlânın muhabbetine bağlamak, Resûlullah’ın söz, hareket ve ahlâkına uymak, yolundan gitmektir. Kalb ile yapılması ve sakınılması gerekli şeyleri ve kalbin, ruhun, kötülüklerden temizlenmesi yollarını öğreten ilme, tasavvuf ilmi denir. Îmânın yerleşmesini, fıkıh ilmi ile bildirilen ibâdetlerin severek, kolaylıkla yapılmasını ve Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı sağlar. Tasavvuf ilmine, Ahlâk ilmi de denir. Âlimler tasavvufu çeşitli şekillerde ta’rîf etmişlerdir.
Fenafillah: Tasavvuftaki son aşama, Allah’ta yok olma

| 0 yorum ]

Eserin geçiş döneminde yazılması dili açısından önemlidir. İlk İslami eserlerden olması da kültürel açıdan önemlidir. Bu eserde Hoca Ahmet Yesevi İslami değerleri ifade etmiştir. İslam ahlakından bahsetmiştir. Nazım birimi dörtlük olarak yazmış ve nazım şekli de hikmettir.

| 0 yorum ]



Türk milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır. (1929)
Zengin sözlüğümüzün toplandığı gün, milli varlığımız en kuvvetli bir dal kazanacaktır. Bizim milliyetçiliğimizin esası dil birliğinin korunmasıyla mümkün olacaktır. (1938)
Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir. (1929)
Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim ahenkli, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. (1928)

| 0 yorum ]



Türk lehçelerinden biri, Orta Asya Türk yazı dilinin başlangıcı. Orta Asya Türk yazı dili, Karahanlı (ya da Hakaniye) Türkçesi, Harizm-Altınordu Türkçesi ve Çağatayca olmak üzere üç döneme ayrılır. İlk İslâmî edebiyat dili olan Karahanlı 11.-12. yüzyıllar arasında Kaşgar ile Doğu ve Batı Türkistan’dan gelişmiştir. Karahanlı Türkçesi aynı zamanda Karahanlı Devleti’nin resmî dili olmuştur. Doğu Türkistan ile Maveraünnehir arasındaki bölgede kurulan Karahanlı Devleti’nin içinde çeşitli Türk boyları bulunmaktaydı. Ancak Karahanlı Devleti’ni oluşturan asıl boylar Karluklar ile Uygurlardı. Karahanlı devleti 10. yüzyılda İslâm dinini benimsedi ve çevredeki İslâm devletleriyle yakın ilişkiler kurdu. Bu ilişkiler zamanla çeşitli toplum kurumlarında, bu arada özellikle dil üzerinde birtakım etkiler yaptı.
Karahanlı Türkçesinde Arapça ve Farsça kimi dil ögeleri (sözcükler, ekler vb.) yerleşmeye ve halk dili dışında bir zümre dili oluşmaya başladı. Orta Asya’da İslâm dil ve kültürünün Abbasîler dönemindeki (9.-10. yüzyıl) akınlarla yayılması sonucu, çeşitli kültür merkezlerinde yankılar uyandırdı.
Karahanlı Türkçesinin özelliklerini gösteren yapıtlar arasında Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lugat-it-Türk”ü (Türk Lehçeleri Sözlüğü), Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig”i (Saadetli Olma Bilgisi), Edip Ahmet’in “Atabet-ül Hakayık”ı (Hakikatlerin Eşiği) ve “Ashab-ül-Kehf” (Yedi Uyurlar) özellikle anılabilir. Karahanlılar dönemi kültür ve sanat yaşamında İslâm gelenek ve göreneklerinin büyük etkisi görülür.
Zaten bu dönem, Türk dünyasında İslâm kültür ve uygarlığına geçişi simgelemektedir. Bu etkiler dilde de kendini göstermektedir. Adı geçen yapıtlarda görülen “aceb, adavet, âdet, beyt, cahil, ceza, dost, dünya, ecel, edeb, emir, fazilet, gazab, hayır, kerem, resul, tekebbür, zikir” gibi Arapça ve Farsça sözcükler bunun en güzel kanıtıdır.

| 0 yorum ]



1. H
ükümdar Kün-Toğdı, Ay-Toldı’ya adalet vasfını söyler. (XVII)
2. Hükümdarın Ay-Toldı’ya suali
3. Ay-Toldı’nın hükümdara cevabı
4. Hükümdarın Ay-Toldı’ya suali
5. Ay-Toldı’nın hükümdara cevabı
6. Hükümdar Kün-Toğdı, Ay-Toldı’ya adalet vasfının nasıl olduğunu söyler.
7. Ay-Toldı’nın hükümdara suali
8. Hükümdarın Ay-Toldı’ya cevabı
9. Ay-Toldı’nın hükümdara suali
10. Hükümdarın Ay Toldı’ya cevabı
11. Ay-Toldı’ nın hükümda­ra suali
12. Hüküm­darın Ay-Toldı’ya cevabı
13. Ay-Toldı’ nın hükümda­ra suali
14. Hükümdarın Ay-Toldı’ya cevabı

b. Şemadaki numaralı kutucuklarda adı geçen kişilerin metindeki işlevini ve belirtilen bölüm­lerde neleri anlattıklarını birer cümleyle aşağıya yazınız.
1. (Hükümdar) Hükümdar, canı sıkıldı bir zamanda Ay-Toldı’yı huzuruna çağırır. Elinde bir bıçak, solunda acı ot ve sağında şeker bulunur.
2. (Hükümdar) Benim karşımda neden sessiz duruyorsun diye Ay-Toldı’ya sorar.
3.( Ay-Toldı) Ben sende değişik bir hal gördüm, ondan çekinirim. Çünkü bilgililer der ki: Alim insan sinirlendiği zaman onun yanında durma.
4.( Hükümdar) Hükümdar Ay-Toldı’ya neden hayret ettiğini sorar.
5.( Ay-Toldı) Ay-Toldı Hükümdar’a: ”Elinde bıçak, solundaki acı ot ve sağındaki şekeri görünce bunların ne anlama geldiğini merak ettim, ondan bir şey söyleyemedim.”
6.( Hükümdar) Hükümdar, Ay-Toldı’ya oturduğu tahtın doğruluğun sembolü olduğunu, elinde bıçağın işi uzatmadan bitirmek için kullandığı, şekere gelince adalet isteyenlerin işlerinin hallettiğini belirtir. Bunun neticesinde Hükümdar kendisinin adalet olduğunu vurgular.
7.( Ay-ToldıHükümdar’a senin gücünü bilirim ve sana nasıl hizmet edebilirim, der.
8.( Hükümdar) Ay-Toldı’ya hoşlanmadığım şeylerden uzak dur, özellikle yalan söylemekten ve zulüm etmekten uzak dur, der.
9.( Ay-ToldıAy-Toldı, Hükümdar’a iyiliğin nasıl bir şey olduğunu sorar.
10. (HükümdarHükümdar:” Ay-Toldı’ya iyilik faydalı olmak ve onun kimsenin başına kakmamaktır. “ der.
11. (Ay-Toldı) Ay-Toldı, Hükümdar doğruluğu anlatmasını ne doğruluğun ne olduğunu sorar.
12. (Hükümdar) Hükümdar:”Doğruluk, insanın düşündüğü ile yaptıklarının bir olmasıdır. İçi dışı bir olmaktır”der.

| 0 yorum ]



Mesnevi:
  • Hikâye ve romanlarda anlatılan olayların Divan edebiyatında şiir şeklinde anlatıldığı türdür. Hikâyeler, destanlar, dini öyküler bu türle anlatılır.
  • Her beyit kendi içinde kafiyelidir: aa bb cc dd …
  • Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır.
  • Beyit birimi kullanılır. Beyit sayısı sınırsızdır.
  • Türk edebiyatının ilk örneği Yusuf Has Hacib’in yazdığı “Kutadgu Bilig”dir.
  • Beş mesnevinin oluşturduğu birliğin bütününe “Hamse” denir
  • Mesnevi Dibace(önsöz), Tevhîd, Münâcât, Na’t, Mi’râciye,Methiye, Sebeb-i te’lîf, Ağaz-ı Dastan (Asıl olayın anlatıldığı bölüm) hitame gibi bölümlerden oluşur.
Türk –İslam medeniyetindeki mesneviler:
Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig
Şeyyâd Hamza Yusuf u Züleyhâ
Yunus Emre Risâletü’n Nushiyye
Âşık Paşa Garîbnâme
Ahmed-i Dâ’i Çengnâme
Süleyman Çelebi Mevlid
Şeyhî Husrev ü Şîrîn’i ve Harnâme’si

Bunlardan Süleyman Çelebi Mevlid’inde Peygamberimizin doğumundan ölümüne kadar geçen sürede peygamberimizin başından geçen olayları ve mucizeleri anlatır.

| 0 yorum ]



Kutadgu Bilig’le ilgili edindiğiniz bilgilerden yararlanarak aşağıdaki tabloyu doldurunuz.
Kutadgu Bilig
(XI. yüzyıl)
Özellikleri
1. İslami Türk edebiyatının ilk edebî ürünüdür.
2. Sade bir Türkçeyle yazılmıştır.
3.Alegorik tarzda yazılmıştır.
4. İlk siyasetname örneğidir.
5.Edebiyatımızdaki ilk mesnevidir.
6.Aruzla yazılmıştır.


| 0 yorum ]


II. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Aşağıdaki destanlardan hangisi birlikte verildiği ulusa ait değildir?
A. Manas – İran
B. Ramayana – Hint
C. Nibelungen – Alman
D. Kalevala – Fin
E. Ergenekon – Türk
(1997 – ÖYS)
CEVAP:A

2. Sözlü edebiyatın özelliklerinin verildiği aşağıdaki bilgilerden doğru olanları işaretleyiniz.

Bu dönemde Türkler Şamanizm, Manihaizm, Budizm gibi dinlerin etkisindedir.
XXXBu dönem edebiyatı biçim, dil ve içerik yönünden ulusaldır.
XXXBu dönem edebiyat ürünleri halkın ortak malıdır yani söyleyeni belli değildir.

Bu dönem edebiyatı yazının bulunmasıyla sona ermiştir.
XXXBu dönem ürünleri, müzik eşliğinde söylenir.

3. Sözlü edebiyat nazmı hakkında verilen bilgilerden hangisi doğrudur?
A. Nazım birimi beyittir.
B. Serbest ölçü kullanılmıştır.
C. Daha çok tam uyak ve redif kullanılmıştır.
D. Şiirler, sözlü olarak söylenmiştir.
E. Kullanılan dil, yabancı sözcüklerle örülüdür.
CEVAP:D

4. Alp Er Tunga öldü mü
Issız acun kaldı mu
Ödlek öçin aldı mu
Emdi yürek yırtılır.
Aşağıdaki yargılardan hangisi, yukarıdaki dörtlüğe ait değildir?
A. 7′li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
B. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatına ait “sagu”dur.
C. Uyak düzeni aaab’dir.
D. Şölen adı verilen yas törenlerinde söylenir.
E. Kopuz eşliğinde söylenir.
CEVAP:D

5. Aşağıdaki noktalı yerlere uygun sözcükleri yazarak cümleleri tamamlayınız.
SAĞULARA halk edebiyatında ağıt adını alır.
DESTAN, toplumu derinden etkileyen savaş, göç ve doğal afetler vb.nin anlatıl­dığı uzun, manzum öykülerdir.

6. Aşağıdaki cümlelerin başına yargı doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
( D ) Oğuz Kağan Destanı, Şu Destanı, İlyada ve Odysseia Destanı doğal destanlardır.
( D ) “Üç Şehitler Destanı” (Fazıl Hüsnü Dağlarca) yapma destandır.
( D ) Koşuklar, sığır (av törenleri) ve şölen (kurban törenleri) adı verilen törenlerde söylenir.
( Y ) Samanların görevi, sadece kopuz eşliğinde şiir söylemektir.

7. Aşağıda verilen bilgilerden hangisi doğal destanlara ait değildir?
A. Ulusların tarih sahnesine nasıl çıktıklarını anlatan uzun ürünlerdir.
B. Çoğunlukla manzum edebî ürünlerdir.
C. Destanlardaki olaylar ve kişiler olağanüstüdür.
D. İnsanların olağanüstü olaylara inandıkları çağda oluşmuş ürünlerdir.
E. Söyleyeni belli olan ürünlerdir.
CEVAP:E

8. Aşağıda verilen kelimelerden birbiriyle ilgili olanları eşleştiriniz.
a. Göktanrı ( c ) Mitolojik öğeler
b. Sagu ( ç ) Koşma
c. Destan ( a ) Köktürkler
ç. Koşuk ( b ) Ağıt

9. Aşağıda verilen destanlardan bir grup oluşturulursa hangisi dışarıda kalır?
A. Alp Er Tonga Destanı
B. Oğuz Kağan Destanı
C Göç Destanı
D. Manas Destanı
E. Şu Destanı
CEVAP:D

10. Aşağıdakilerden hangisi Türklerin kullandıkları alfabelerden değildir?
A. Arap alfabesi
B. Uygur alfabesi
C.Göktürk alfabesi
D. Mani alfabesi
E. Latin alfabesi
CEVAP:D


| 0 yorum ]



1. Aşağıdaki paragrafı ve şiirleri okuyunuz. Bu paragraf ve şiirlerde kullanılan dil, birbirinin aynı mıdır?  Tartışınız. Bulduğunuz ortak sonuçları maddeleyerek bir poster oluşturunuz. Bu posteri sınıfınıza asınız.

“Atatürk’ün belli bir sanat anlayışı olduğunu zannetmiyorum. Fakat pek ince ve duygulu bir sanat âşığıydı. Hatta diyebilirim ki bir edebî eseri en iyi, en doğru bir şekilde eleştirmesini bilirdi. Çevresindeki yazarlara ancak bu eleştirmeleri sonunda bir değer verirdi.”

Yavuz Bülent BAKİLER
Sana bağlandı gönüller o gün,
Baş kodu yoluna başı olan.
Sana eklendi sevgiler saygılar,
Yüceydin daha da yüceldin o zaman…
Atatürk bir destan oldu koskoca.
Selahattin BATU
Mıhladım çığlıkları
Kanın gökkuşağına
Yıldızların külüyle
Sardım okyanusları
Bağladım birbirine
Çözülmüş bulutları
Kentlerin saatini
Güneşe ayarladım
1. Yukarıdaki düz yazı ile şirin dili aynı değildir. Şiirin dili yan anlam ve mecazlar bakımından zengindir. Söz sanatları  ve imgesel bir dil kullanılırken  düz yazıda daha çok gerçek anlamlı kelimeler kullanılır. Anlatılanlar  da sanatlı değildir.
Olcay YAZICI
2. Yandaki fotoğraf ve resim aynı varlığa ait farklı sanat dallarının ürünüdür. Şiir ve düz yazıda kullanılan dil arasında yanda verilen sanat ürünlerine benzer bir ilişki var mıdır? Açıklayınız.
2. Benzer bir ilişki kurulabilir. İkisi de aynı gerçekliği anlatıyor fakat ifade şekilleri farklıdır. Şiir ve düz yazıda aynıdır. İkisi de aynı şeyi anlatır fakat kullandıkları kelimeler ve  yapı birbirinden farklıdır.
3. Sınıfınıza getirdiğiniz şiir ve düz yazıyı karşılaştırınız. Metinlerde dil nasıl kullanılmıştır? Benzerlik ve farklılıkları belirleyiniz.
3. Düz yazıda anlatılanlarla şiirde anlatılanlar aynı olmaz. Dilleri farklıdır. Şiirin dili imgesel, sanatlı ve yoruma dayalı bir dili vardır.


İNCELEME
1. metin
2. metin
KAR
1. Mânide kaç cümle vardır? Bu cümleler kaç dizeye yayılmıştır?
1.3 tane cümle vardır ve anlatılar 4 dizeye yayılmıştır.
2. “Kar” adlı metnin ilk bendini bir cümle olarak aşağıya yazınız. Yazdığınız bu cümlede şiirin duyarlılığı var mıdır? Niçin?
2. Şiiri düzyazıya çevirirseniz şiirde verilmek duyarlılık gider.
3. Mâni mi “Kar” şiiri mi doğal dile daha yakındır? Neden? Belirlediğiniz metinde doğal dilin imkânlarından nasıl yararlanılmıştır?
3. Mani,  halk edebiyatıyla ve halk söyleyişine daha yakındır. Doğal dilin olanaklarından faydalanmıştır. Diğer şiirde ise sembolizm ve imge kullanılmıştır.
4. “Kar” şiirinde “düşünce ve mavilik” hangi sıfatlarla nitelendirilmiştir? Siz düşünce ve maviliği hangi sıfatla anlatırdınız? Şair niçin sizinle aynı kelimeleri kullanarak şiir yazmamıştır? Her insanın hayali ve düşüncesi neden birbirine benzemez? Açıklayınız.
4. Her insan başka bir alem olduğu için kendi dünyasında farklılıklar gösterir. Bizim anlatmış olduğumuz ifadelere bir başkası aynı şekilde değerlendirmeyebilir.
5. “Kar” şiirinde şairin sesini sorduğu, kimdir ya da nedir? Şair, “Kar” şiirinde hayallerini kelimelerle anlatabilmiş midir? Niçin? İnsanın hayal ve düşüncelerinin kelimelerle anlatılması mümkün müdür? Neden? Şairlerin, sınırlı olan anlatım gücüyle sınırsız olan hayal ve düşünceleri anlatırken neye başvurduğunu birinci ve ikinci metinden örneklerle açıklayınız.
5. Şairin sesini sorduğu kişi ya da nesne yoruma açıktır. Anlatabilmiştir.  Bazı insanlar bazen hayallerini ve duygularını anlatacak kelimeler bulamayabilirler. Çünkü bu durum kişinin kendisiyle alakalıdır. Ya kelime hazine yetersizdir ya da hayalleri anlatılamayacak ölçüdedir.
[tab:2.Bölüm]
3. metin
DAĞLAR
6. “Dağlar” adlı metnin ilk dörtlüğünde şair, dağların kendisi için önemini anlatırken hangi kelimeleri kullanmıştır?
“Dağ” kelimesi şaire niçin “baş, saç, kar, deli rüzgâr” kelimelerini çağrıştırmış olabilir? Düz yazılarda da şiirlerdeki gibi imgeler kullanılabilir mi? “Yâri ellere vermek, yârini eller almak” kelime grubu çok sık kullanılan bir anlatım tarzıdır. Bu tür durumların anlatıldığı kelime ya da kelime gruplarına “imge” denilebilir mi? Düşüncelerinizi nedenleriyle açıklayınız.
6. Denilebilir çünkü imge soyut kavramları somutlaştırmak olarak ifade edebiliriz. Bu kelimelerle şair içinde durumu somut hale getirmiş oluyor.
4. metin
NE FAYDA!
7. “Ne Fayda!” adlı metinde şair sevdiğine nasıl sesleniyor? Ona niçin “gülden ağır söyleyemeyeceğini” belirtiyor? “Gülden ağır söylemek” sözünü hangi anlamda kullanmış olabilir? Şair “ciğerpare” ve “gül” kelimeleriyle hangi soyut durumu somutlaştırmaya çalışmaktadır?
7. Ciğerparem diye sesleniyor. Gülden ağır söylemek deyimi de incitmemek anlamında kullanılmıştır. Ciğerpare ve gül kavramlarıyla da sevgisini somutlaştırmış oluyor.
8. İncelediğiniz dört şiiri yeniden okuyunuz. Bu şiirlerde soyut düşünceyi somutlaştırmak için hangi imgeler kullanılmıştır? Belirleyiniz. Söz sanatlarının imgelerin oluşmasında nasıl bir işlevi olduğunu belirtiniz.
8. Bazı imgeler söz sanatlarıyla oluşturulur. Teşbih, mecaz, istiare gibi sanatlarda imge söz konusudur.
5. metin
9. Yukarıdaki beyitte hangi varlıktan işiten bir insan davranışı bekleniyor? Hangi varlıktan intizar etmesi (devamlı gözlemek) isteniyor? İnsan olmayan varlıkların (bu beyitte olduğu gibi) insana ait özelliklerle (duyan, düşünen, hareket eden vb.) anlatıldığı sanata ne ad verilir?
9. Gülden insan davranışı bekleniyor. Nergis’in de intizar etmesi bekleniyor. Burdaki söz sanatı da kişileştirme (teşhis) dir.
10. Bakî’nin beytinde, hasreti çekildiği söylenen kim olabilir? Hasreti çeken varlığın adı niçin “gül” olarak adlandırılmıştır? Nergis çiçeğinin mitolojik hikâyesi hakkında neler biliyorsunuz? Beyitteki benzetilen, benzeyen, benzetme yönü ve benzetme edatını bularak aşağıya yazınız.
Beyitte sözü daha etkili bir duruma getirmek için aralarında türlü yönlerle ilgi bulunan iki şeyden, benzerlik bakımından güçsüz durumda olan varlığın adı nedir? Nitelikçe daha üstün olan varlığın adı nedir? Bu sanata ne ad  verilir?
10. Benzetme de zayıf olan “Benzeyen” , güçlü olan “Kendisine Benzetilen”dir. Bu iki unsurun olduğu sanata  benzetme (teşbih) adı verilir.
11. Sınıfınızda iki gruba ayrılınız. Aşağıda verilen beyitlerle “Dağlar” ve “Ne Fayda” adlı metinleri söz sanatı kullanılması açısından karşılaştırınız. Bu şiirlerin aralarındaki farkı belirleyiniz.
11. Kısa olması rağmen Ne Fayda şiirindeki söz sanatları daha yoğundur. Diğer şiirde de var ama o kadar değil.
Ah eylediğim serv-i hırâmânın içindir
Kan ağladığım gonce-i handanın içindir
Fuzulî
(serv- i hırâmân: servi boy, gonce-i handan: gonca gülüş)
Bakî çemende hayli perîşân imiş varak
Benzer ki bir şikâyeti var rûzgârdan
Bakî
(rûzgâr: 1. zaman, 2. yel; çemen: çimenlik, mec. dünya; varak: yaprak)
12. “Serv-i hırâmân, gonce-i handan” benzetmeleri bir imge midir? İmge ile söz sanatlarının oluşturulma amacı ortak olabilir mi? Açıklayınız.
12. Evet  buradakiler imgedir. Ortaktır. Anlatılan soyut ifadeleri daha çarpıcı ve somutlaştırmak için kullanılmıştır.
6. metin
GEÇEN DAKİKALARIM
13. “Geçen Dakikalarım” adlı metinde “dakika” kelimesi sadece bir zaman birimi anlamı mı taşımaktadır? Bu kelimenin çağrıştırdığı kavramlar nelerdir? Bu kelime, şiirde başka hangi anlamları kazanmaktadır? Şiirdeki söyleyiş özelliği ve “nerdesiniz, yerdesiniz”, “dakikalarım, korkarım”; “çaldı, kaldı” kelimelerindeki ses benzerlikleri, şiirin sezdirmek istediği anlama ne ölçüde yardımcı oluyor?
13. Hayır sadece dakika olarak kullanılmamıştır.  Yaptığı çağrışımlar; sararmış yaprak olabilir, yaşlanmış bir kişi olabilir. Ses benzerlikleri de anlama elbette katkısı olacaktır.
14. “Gün geldi, saat çaldı” dizesindeki gün ve saat hangi anlamlarda kullanılmıştır? Şiirde mecaz anlamın, gerçek anlamın önüne çıkmasının nedenini, konuda verilen diğer metinlerden örneklerle açıklayınız.
14. Gün geldi, saat çaldı hayatın son bulması anlamında kullanılmış olabilir. Şiirde şairin asıl vurgulamak istediği temel anlam değil mecaz anlamdır. Şiirde önemli olan mecazların yoğunluğudur.

YORUMLAMA – GÜNCELLEME
1. Mânide şair neden yakınmaktadır? Bu metindeki durumu düz yazıyla anlatsaydı aynı kelimeleri kullanabilir  miydi? Neden?
1. Gönlünden şikayetçi. Aynı kelimeler olmazdı. En azından kullandığı benzetme aynı olmayabilirdi.
2. “Kar” adlı metinde nasıl bir doğa manzarası betimleniyor? Şair bu manzara içinde aradığını niçin açıkça söylememiştir?
2. Her tarafta geçenin, maviliğin  ve sesin hakim olduğu tablo çizmiştir. Açıkça söylerse anlam çabucak belirdiği için etkili olmaz.
3. “Dağlar” adlı metinde şair, şehirleri niçin “tuzak” olarak nitelendiriyor? Sizce bu kelime bir imge midir değil midir? Neden?
3. Bu da bir imgedir. Şehirlerin yoğun hayatı insanı köyünden dağlarından uzaklaştırdığı için tuzak ve dolayısıyla şair imge yapmıştır. Bu soyut kavramı da tuzağa benzeterek somutlaştırmıştır.
4. Divan şiirinde kullanılan edebî sanatlar, günümüz şiirlerine yansımış mıdır? Düşüncelerinizi nedenleriyle açıklayınız.
4. Birçoğu yansımış olsa da yanı imgeler aynı şekilde devam etmeyebilir. Gül- bülbül yansımış ama günümüzdeki şairler artık imgeleri Divan şiirindeki gibi kalıplaşmış  ve genel olanı değil de daha yenilikçi ve özel olanı tercih etmişlerdir.
5. “Ne Fayda!” adlı metinde şair sevdiğini “ciğerparem” kelimesiyle anlatıyor ve ciğerinin parçasına benzetiyor. Siz sevdiğinizi hangi benzetme ile anlatırdınız?
5. Size kalmış sorunun cevabı…
6. Zamanın geçiciliğini anlatan bir imge bulunuz. Bulduğunuz imge diğer arkadaşlarınızın bulduğuyla niçin farklı oldu? Tartışınız. Tartışmanız sonucu oluşan ortak görüşünüzü tahtaya yazınız.
6. Herkesin bulduğu imge elbette ki farklı olacak çünkü her inşan farklı düşünür ve farklı duygulara sahip olmakla birlikte her insanın sanatsal bilgisi, görgüsü aynı değildir.
DEĞERLENDİRME
1. Aşağıdaki cümlelerin tamamlayıcısı olan gerekçeleri noktalı yerlere yazınız.
Şiir dili düz yazı dilinden SANATLI BİR SÖYLEYİŞ olduğu için farklıdır.
İmge sınırlı olan VARLIKLARLA sınırsız olan HAYALLER için doğmuştur.
Söz sanatı ile imge DAHA SINIRLI olduğu için birbirinden farklı anlatım biçimidir.
Şiir dilinde KELİMELER için çağrışımı önemlidir.
İmge soyut OLAN VARLIĞI SOMUTLAŞTIRMAK için oluşmuştur.
Şiir anlam için değil AHENK için yazılır.
2. Şiirde imge nasıl sağlanır?
2. Şiirde imge söz sanatlarıyla , mecazlarla ve somutlaştırma gibi özelliklerle sağlanır.
3. Aşağıdakilerden hangisi şiir dili incelenirken aranılacak özellik değildir?
A. Yan anlam
B. Yapı özelliği
C. Söz sanatları
D. İmge
E. Mecaz anlam
CEVAP:B
4. Aşağıdaki şiirde anlam ve ses kaynaşması nasıl sağlanmıştır?
4. Kelime aralarında s sesinin aşağı yazılması ile  hem ses hem de görüntü sağlanmaya çalışılarak anlam pekiştirilmeye çalışılmıştır.