-

| 0 yorum ]
Sponsorlu Bağlantılar



Perîşân-hâlin oldum sormadın hâl-i perîşânım
Gamından derde düşdüm kılmadın tedbîr-i dermanım
Ne dersin rüzgârım böyle mi geçsin güzel hânım
Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultânım





Esîr-i dâm-ı aşkın olalı senden vefa görmem
 Seni her kande görsem ehl-i derde âşinâ görmem
 Vefa vü aşinalık resmini senden reva görmem
Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultânım

Değer her dem vefasız cerh yayından bana bin ok
Kime şerh eyleyem kim mihnet ü endûh u derdim çok
Sana kaldı mürüvvet senden özge hîç kimsem yok
Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultânım

Gözümden dem-be-dem bağrım ezip yaşım gibi gitme
Seni terk etmezem çün ben beni sen dahi terk etme
 igen çok zâlim olma ben gibi mazlûmı incitme
 Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultânım

Katı gönlün neden bu zulm ile bî-dâda râgıbdır
Güzeller sen gibi olmaz cefâ senden ne vâcibdir
Senin-teg nâzenîne nâzenîn işler münâsibdir
Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultânım

Nazar kılmazsan ehl-i derd gözden akıdan şeyle
Yamanlıkdır işin uşşak ile yahşi midir böyle
Gel Allah’ı seversen bendene cevr etme lûtf eyle
Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultânım

Fuzûlî şîve-i ihsanın ister bir gedâyındır
Dirildikçe seg-i kuyun ölende hâk-i payındır
Gerek öldür gerek ko hükm hükmün rây rayındır  
Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultânım
Fuzûlî Fuzûlî Divanı

Günümüz Türkçesiyle
Senin yüzünden hâli perişan (acınacak, bir insan) oldum.
(Sen ise) perişan hâlimi sormadın,
Senin gamından derde düştüm; derdime derman bulma yoluna gitmedin.
Zamanım (hep) böyle mi geçsin? Ne dersin güzel hânım (efendim, padişahım)?
Gözüm, canım, efendim, sevdiğim, devletli sultanım!

Aşkının tuzağının tutsağı (oldum) olalı, senden vefa görmem.
Seni her nerede görsem dertlilere aşina görmem.
 Senin vefa ve aşinalık tarzını sana yaraşır görmem.
Gözüm, canım, efendim, sevdiğim, devletli sultanım!

Vefasız feleğin yayından her an bana bin ok değer.
Kime açıp anlatayım ki derdim, kaygım, belam (pek) çok.
Mürüvvet sana kaldı, senden başka hiç kimsem yok.
Gözüm, canım, efendim, sevdiğim, devletli sultanım!

Durmadan yüreğimi ezerek, yaralayarak gözümden akıp giden gözyaşlarım gibi gitme.
Madem ben seni bırakmıyorum, sen de beni bırakıp gitme.
Sakın, çok zalim olma; benim gibi (bir) mazlumu incitme.
Gözüm, canım, efendim, sevdiğim, devletli sultanım!

Katı (merhametsiz) yüreğin neden bu zulme ve işkenceye isteklidir, düşkündür?
Güzeller senin gibi (merhametsiz) olmaz, cefa sana neye vacip (gerekli) olsun?
Senin gibi nazlı, latif güzele (cefa gibi kaba işler değil) nazlı işler, latif işler uygundur,
Gözüm, canım, efendim, sevdiğim, devletli sultanım!

Dertlilerin gözlerinden akıttıkları sel gibi gözyaşlarına bakmıyorsun, aldırmıyorsun.
İşin âşıklara kötülük etmek, böyle (davranmak) güzel mi?
Gel, Allahını seversen, kuluna cevretme, lütfeyle!
Gözüm, canım, efendim, sevdiğim, devletli sultanım!

Fuzûlî, ihsanının (iyilik ve lütfunun) şivesini, tarzını (güzellere yaraşan biçimini) isteyen bir dilencindir.
Yaşadığı sürece bulunduğun yerin köpeği, öldüğünde ayağının toprağıdır.
İster öldür, ister bırak (yaşat); hüküm senin hükmün, düşünce senin düşüncendir.
Gözüm, canım, efendim, sevdiğim, devletli sultanım!

1.  Okuduğunuz şiiri ahenk unsurları yönünden inceleyerek tespitlerinizi aşağıya yazınız. Konuşmadaki vurgu ve tonlamayla dizelerdeki ses ve söyleyiş arasında nasıl bir ilişki kurulabileceğini açıklayınız.
1. Ses akışı (aliterasyon, asonans): Ses akışı sağlayan sözcükler vardır.
Birinci dörtlükte n, m sesleri aliterasyon, e ve a  sesleri asonans
İkinci dörtlükte r, n, m sesleri  aliterasyon, e ve a  sesleri asonans
Üçüncü dörtlükte n, m sesleri  aliterasyon, e ve a  sesleri asonans
Dördüncü dörtlükte n, m sesleri  aliterasyon, e ve a  sesleri asonans
Beşinci dörtlükte n, m sesleri  aliterasyon, e ve a  sesleri asonans
Altıncı dörtlükte n, m sesleri  aliterasyon, e ve a  sesleri asonans
Yedinci dörtlükte n, m, y sesleri aliterasyon e ve a sesleri asonans olarak kullanılmıştır.

Söyleyiş özelliği : Ahenkli bir söyleyişe sahiptir. Özellikle kafiye ve iç seslerdeki sözcükler bu şiire söyleyiş güzelliği katmıştır.
Ritim (açık ve kapalı hecelerin söylenişi): Aruz ölçüsü ile yazıldığı seslerin açık kapalı oluşu önemlidir.” hâl-i perîşânım, Perîşân-hâlin , tedbîr-i dermanım , sultânım, âşinâ  Esîr-i dâm-ı, mazlum, gedâyındır, şîve-i ihsanın, âvâreler “ gibi sözcüklerde açık ve kapalı heceler  bulunmaktadır. Bu şekliyle de aruzun tutması ve uygulanması için önemlidir.
Ses benzerlikleri (kafiye): Kafiyeli yazılmıştır.
Birinci dörtlükte -ân sesi zengin kafiye (uzun ünlüden dolayı zengin kafiye) –ım sesi ise redif
İkinci dörtlükte -â sesi tam kafiye (uzun ünlüden dolayı tam kafiye) görmem sözcüğü ise redif
Üçüncü dörtlükte -ok sesi tam kafiye olarak kullanılmıştır ama redif yoktur.
Dördüncü dörtlükte –it sesi tam kafiye –me sesi redif
Beşinci dörtlükte –ib sesi tam kiafiye –dir eki ise redif
Altıncı dörtlükte -yle sesi zengin kafiye olarak kullanılmıştır ama redif yoktur.
Yedinci dörtlükte –ây sesi zengin kafiye (uzun ünlüden dolayı zengin kafiye) – ındır sesi ise redif olarak kullanılmıştır.

Nakarat dize : Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultânım

2. Okuduğunuz şiirde ses ve anlam yönünden kendi içinde bütünlük oluşturan birimleri belirleyiniz. Bu birimlerin özelliklerini ve bunlara ne ad verildiğini söyleyiniz. Ayrıca her bir birimin diğer birimlerle ses ve anlam yönünden ilişkisini açıklayınız.
2. Dörtlüklerden oluşmuştur.

 3. a. Murabba hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a.
MURABBA
                Murabba bent adı verilen dört dizelik kıt’alardan oluşan şiir türüdür. Kelime anlamı “dörtlük” demektir.
                Uyak düzeni genelde aaaa/bbba/ccca/ddda/… şeklinde olmakla beraber, ilk bendi kafiyeli olmayan ya da sonraki bentlerde kafiyesi tekrarlanmayan murabbalar da vardır. Çoğu zaman üç ila yedi bentten oluşur.
                Divan edebiyatında 15. yüzyılda sultanü’ş-şuara (şairler sultanı) unvanlı Ahmet Paşa tarafından kullanılmıştır. Tanzimat edebiyatında da Namık Kemal bu türün başarılı örneklerini vermiştir.
                19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren şarkı şeklinde bestelenen eserlerin büyük bir kısmı murabba tarzında yazılmıştır.

b. Okuduğunuz şiiri, yapı özellikleri yönünden incelemek için aşağıdaki soruları cevaplayınız (Bu inceleme için 9. sınıf II. ünite “Şiir İnceleme, Şiirde Yapı” bölümünde öğrendiğiniz bilgilerinizden yararlanınız.).

b.
Nazım birimi ve sayısı :Dörtlüklerden oluşmuş olup 7 tanedir.
Uyak düzeni : aaaa, bbba, ccca, ddda, eeea, fffa, ggga şeklindedir.

Şairin mahlasının bulunduğu dörtlük : Yedinci dörtlüktür.
Fuzûlî şîve-i ihsanın ister bir gedâyındır
Dirildikçe seg-i kuyun ölende hâk-i payındır
Gerek öldür gerek ko hükm hükmün rây rayındır  
Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultânım

c. Okuduğunuz şiirin, hakkında bilgi edindiğiniz murabbanın özellikleriyle benzerlik gösterip göstermediğini belirtiniz.
c. Murabba ile birebir özellik göstermektedir.

ç. Okuduğunuz murabbada dörtlüklerin temalarını aşağıdaki şema üzerine yazınız. Daha sonra da murabbanın temasını ilgili bölüme not ediniz. Dörtlüklerin ve murabbanın teması arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
ç.
1. dörtlüğün teması: Sevgiliye sitem
2. dörtlüğün teması: Sevgiliye sitem
3. dörtlüğün teması: Sevgiliye sitem
4. dörtlüğün teması: Sevgiliye sitem
5. dörtlüğün teması: Sevgiliye sitem
6. dörtlüğün teması: Sevgiliye sitem
7. dörtlüğün teması: Sevgiliye sitem
Murabbanın teması: Sevgiliye sitem

• Yukarıdaki şemadan hareketle “Şiiri meydana getiren birimlerin ortak paydası temadır.” denilebilir mi? Tartışınız ulaşılan sonucu belirtiniz.
• Ortak bir paydada buluşmuşlardır.

4. XVI. yüzyılın güçlü sesi Fuzûlî, murabbada coşkuyla yaşadığı aşkını ve tutkunu olduğu sevgilisini anlatıyor. XVI. yüzyıl şairi Bakî’nin daha önce okuduğunuz gazelini ve Fuzûlî’nin murabbasını tema ve söyleyiş yönünden karşılaştırınız. Buradan hareketle XVI. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin yapısıyla o dönem şiirinin söyleyiş özelliği (coşkulu, kendine güvenen sesi) arasında nasıl bir bağlantı olduğunu açıklayınız.
4. Her ikisi de aşkı anlatmaktadır. Her ikisi de din dışı konularda yazmışlardır. Osmanlı yapısıyla ilgisi vardır. Bu dönemde Osmanlı gücünün ve kuvvetinin zirve noktasındadır. Artık devlet ilerleyebileceği bütün sınırlara ilerlemiş, devlet erkanından bütün halka kadar hepsinde kendine güvenleri gelmiş ve bu güven edebiyattan sanata, kültürden sosyal ve ekonomik hayata kadar kendini hissettirmiştir. Bu dönemde tema olarak kullanılan konularda genelde din dışı konulardır ki bu iki şairin dışında da bu temayı çok rahat şekilde görebilmekteyiz.

5.  Fuzûlî’nin birinci dörtlükte dile getirdiği duyguyu açıklayınız. Bu duyguyu hangi kelimelerle belirttiğini söyleyiniz. Şairin bu dörtlükte dile getirdiği duyguyu, diğer dörtlüklerde farklı kelimelerle tekrar edip etmediğini tartışınız. Sonucu bir cümleyle aşağıya yazınız.
5. Sevgiliye duyulan sitem var. Bu duyguyu dile getirirken kendi kötü halinin anlatmak için perişan, dert, derman kelimeleri kullanmıştır. Diğer dörtlüklerde de aynı kelimeler olmasa da vefa , cefa, cevr gibi kelimeleri kullanmıştır.

Fuzûlî, şiirinin temasını ve kullandığı imgeleri aktarırken hangi dinî kelimelerden faydalanmıştır? Şair aynı zamanda duygularını dile getirirken divan şiirinin kendine özgü zevk ve anlayışından nasıl etkilenmiştir? Belirtiniz.
Merhamet, Allah, ihsan gibi kelimeler kullanmıştır. Şair divan şiir estetiğin oldukça etkilenmiştir. Ona göre aşk acısı çekmek en güzel durumdur ve şairin çektiği cefanın yüce olduğuna inanır divan şairi ki aynısını Fuzuli’de görmek mümkün.

6.  Murabbanın ilk dörtlüğünde “rüzgâr” kelimesi gerçek anlamında mı kullanılmıştır? “Rüzgâr”ın hangi anlamda kullanıldığını belirterek bu sanatın adını söyleyiniz. Şiirde bu şekilde kullanılan diğer kelimeleri de bulup onların nasıl kullanıldıklarını açıklayınız.
6. Gerçek anlamı dışında kullanılmıştır. Zaman anlamında kullanılmıştır. Burada rüzgar hem yel hem de zaman anlamında kullanıldığı için tevriye sanatı vardır.

 7. a. Daha önce padişah imgesiyle ilgili edindiğiniz bilgi ışığında, murabbanın tamamında Fuzûlî’nin sevgilisine hitap etmek, onu yüceltmek için kullandığı benzetmeyi ve buna karşılık kendisini niçin mazluma benzettiğini açıklayınız.
a. Sevgiliye padişah benzetmiş ama daha padişahlardan farklı olarak şair burada eziyet ve cefa gördüğü için padişahın zulmettiğini düşünmektedir. Halkına zulmeden padişaha benzetir.

b. Aşağıdaki bilgiyi okuyunuz.
dam (dâm) : Tuzak, ağ; sevgilinin saçlarının kıvrımlarıyla şairin gönül kuşuna bir tuzak, bir benttir. Âşığın gönül kuşu bu dama yakalandığı zaman asla kurtulamaz, belki kurtulmak da istemez. Bu dâm, onun kolunu kanadını da kırmış sayılır. Ayrılık içindeki âşığın kolunun kanadının kırık olması gibi.
Dam imgesinin şiirde geçtiği dörtlüğü bularak kelimenin burada nasıl kullanıldığını açıklayınız. Şairin kullandığı bu imgeler gözünüzün önünde nasıl bir manzara canlandırıyor? Açıklayınız.

b. Esîr-i dâm-ı aşkın olalı senden vefa görmem
 Seni her kande görsem ehl-i derde âşinâ görmem
 Vefa vü aşinalık resmini senden reva görmem
Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultânım
Yukarıdaki dörtlükte geçmektedir dam imgesi. Şair yukarıdaki dam imgesinin açıklamasına uygun olarak tuzak olarak kullanmış ve bu tuzağa düştüğünden beri sevgiliden ilgi ve alaka görmediğinde şikayetçidir.

c.  Murabbadaki diğer imgeleri bulup açıklayınız. Dörtlüklerde kullanılan ortak imgeleri sıralayınız.
c. Rüzgar, ok, sultan, geda, vefasız cerh (dünya), seg-i kuy, cefa gibi imgeler kullanılmıştır.

ç. Murabbadaki bu imge ve söz sanatlarının şiirde nasıl bir işlevi olduğunu açıklayınız.
ç. İmge ve söz sanatları şiirdeki estetik sanat anlayışını ortaya çıkarmıştır. Dam kelimesi ile tuzağa düşen kuşu anlatarak kendi durumunu ona uyarlayarak anlatmış olması sanatsal yönünü ortaya koymaktadır. Bu durumu gerçek anlamlı kelimelerle anlatsa ortada sanat olmayacak ve bu şiiri hemen hemen herkes yazabilir.

8. a. “tedbir-i derman, esîr-i dâm-ı işkun, âşinâ, cerh, dem-be-dem vb.” Arapça ve Farsça kelimelerin murabbada kullanılma nedenlerini tartışınız. Sonuçları sıralayınız.
a. Birincisi şairlerimiz aruzla yazıkları için aruzda önemli olan seslerin açık ve kapalı olmasıdır. Türkçedeki seslerde açık ve kapalı ünlü durumları yoktur. Yani â, û, î gibi sesler yoktur. Bu aruz ölçüsünü ve ses değerini tutturmak için önemlidir. İkincisi ise bizim divan şairlerimiz Arap ve İran edebiyatından etkilenirken o şiirin estetik  yapısı ve imge dünyasını değiştirmeden almışlardır.

b. Murabbada kullanılan imgeler, söz sanatları, nazım şeklinin özelliklerinden hareketle, divan şiirinin geldiği kültürle (gelenekle) ve toplumla ilişkisini açıklayınız.
b. Kullanılan dil, imgeler(mazmunlar), söz sanatları, nazım şekilleri Arapça ve Farsçadan geçmiştir. Geldiği kültür ve toplum arasında sıkı bir ilişki vardır. Çünkü Osmanlı toplumunda da sanat anlayışı olarak 13. Yüzyıldan beri bir etkileşim görülmektedir. Bizim şairlerimiz de bunları hiç değişmeden olduğu gibi ama zaman içerisinde de geliştirerek kullanmıştır.

c. Yukarıdaki incelemeniz sonucunda murabbanın okuyucu kitlesini belirtiniz.
c. Divan şiirinin hedef kitlesi yüksek zümre diye bilinen okumuş  ve medrese eğitimi görmüş kimselerdir.

ç. Okuduğunuz şiirin hangi gelenekte yazıldığını belirtiniz.
Ç.  Divan şiir geleneğine uygun yazılmıştır.

9.  Murabbanın temasının evrensel olup olmadığını söyleyiniz. Şair, temayı
işlerken yüce ve yüksek olan soyut kavramlardan (imgelerden) nasıl yararlanmıştır? Açıklayınız.
9. Teması evrensel olup  bu tema her devirde işlenebilir. Şah, geda, cevr, cefa, derman, mihnet gibi soyut kelimeleri kullanarak içinde bulunduğu durumu izah etmiştir. Zaten divan şiiri soyut bir şiirdir.

10.  Fuzûlî, murabbanın temasını ve şiirde kullandığı imgeleri hangi dinî kelime ve divan şiirinin kendine özgü zevk ve anlayışı çevresinde geliştirmiştir? Düşüncelerinizi bir paragraf şeklinde yazınız. Yazınızı sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.
10. Allah, mürüvvet, mihnet  kelimeleri kullanmaktan geri durmamıştır. Divan şiirinin kullandığı imge ve hayal dünyasında dini kültürün etkisi çok büyüktür. Gerektiğinde din dışı konularda bile yazarken dini literatürü kullanabilir. Mesela sevgilinin güzelliği anlatırken Hz. Yusuf’u anlatmadan onu örnek vermeden geçemez.

11. Okuduğunuz murabbada, şairin dile getirdiklerinin yaşanması mümkün müdür? Tartışınız. Ulaştığınız sonucu kısaca ifade ediniz. Bu sonuçta şairin gözlem, izlenim, sezgi ve kişisel duyarlılığının önemini açıklayınız.
11. Mümkün değildir. Şiiri şiir yapan şeyler kesinlikle şairin gözlemi, sezgisi ve duygularıdır. Bunlar olmadan ortaya pek bir şey koymak mümkün değildir.

12.  Murabbada yan anlamıyla kullanılan kelimeleri bulunuz. Şiirin yan anlam bakımından zengin olup olmadığını açıklayınız.
12.

13.  Murabbadaki duygu ve düşüncenin, günümüz şarkılarında da ele alınıp alınmadığını örnekler vererek açıklayınız.
13.

14.  Murabbayı ilk okuduğunuzda neler hissettiniz? Şiiri birkaç kez okuduğunuzda neler hissettiniz? Acaba şairin bu şiiri yazarken hissettikleriyle sizin hissettikleriniz arasında benzerlik olabilir mi? Düşüncelerinizi açıklayınız.
14. Cevabı size kalmış…

15.  Fuzûlî’nin murabbasını, aşağıda verilen koşukla tema, nazım birimi, dil-anlatım yönünden karşılaştırınız. Sonuçları aşağıdaki tabloya yazınız.
Üdiğ mini komıttı                                             (Aşk beni coşturdu ve heyecanlandırdı.
Sakınç manga yumıttı                                      Dert bana (geldi ve bende) toplandı.
Könglüm angar emitti                                      Gönlüm o (güzel)e meyletti;
Yüzüm mening sargarur                                  Yüzüm (o yüzden) sararıyor.)











ÖlçütlerMurabba
Koşuk
Benzerlikler
Farklılıklar
TemaAşk
Aşk
Temaları noktasında benzerlik   gösterir.

Nazım BirimiDörtlük
Dörtlük
Nazım birimi benzer



Dil ve AnlatımArapça ve Farsça kelimelerde dolu kalıplaşmış bir   anlatıma sahip


Yabancı etkilerden uzak sade bir dile yazılmıştır.





                                              
16. a. Fuzûlî ile ilgili edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.  
a.
FUZULİ (?-1556)
Kerbela’da doğmuş ve yaşamıştır. İyi bir eğitim görmüş, Arapça ve Farsçayı çok İyi öğrenmiştir. Şiirlerinde Azeri Türkçesinin etkileri görülür. Dönemine göre oldukça sade bir dille yapıtlar vermiştir. Divan edebiyatının birçok türünde yapıt vermesine rağmen “gazel şairi” olarak tanınmıştır. Şiirlerinde en önemli öğeler tasavvuf ve aşktır.” Leyla ile Mecnun” adlı mesnevisinde bu konuyu ustaca dile getirmiştir. Şiirin temelinin İlim, özünün sevgi olduğuna inanmıştır. Sevilen insan bir araç, onun varlığında görünür hale gelen Tanrı İse tek amaçtır. Ona göre gerçek varlık Tanrı’dır. Bütün nesneler ve evren, Tanrı’nın bir görünüş alanıdır.
Fuzuli Eserleri
-Divan (Türkçe)
-Divan (Farsça)
-Divan (Arapça)
-Leyla İle Mecnun: Sevgiliden ayrılmanın acısının, sevgiliye duyulan aşktan ilahi aşka geçişin işlendiği, mesnevi biçiminde yazılmış bir hikâyedir.
-Şikâyetname: Hiciv türünün çok çarpıcı bir örneği olan, maaşını alamadığı için Nişancı Mehmet Paşa’ya yazmış olduğu, edebiyatımızda önemli bir mektup örneğidir.
-Hadikatu’s Süeda: Kerbela olayının yer yer manzum parçalarla anlatıldığı mensur bir yapıttır.
-Şah ü Geda, Beng ü Bade,Sakiname: Mesnevi

b. Âşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabîb
Kılma derman kim helakim zehri dermânındadur.
Fuzûlî
(Ey tabip! Ben aşk derdinden hoşnutum, bu dert ile iyiyim.
Bana ilaç vermekten vazgeç. Derdime derman bulma; zira, beni öldürecek zehir senin ilacının içindedir.)
Fuzûlî’nin yukarıdaki beyti ve murabbasından hareketle fikrî ve edebî yönü hakkındaki çıkarımlarınızı aşağıya yazınız.

b. Fuzuli’ye göre sevgilinin verdiği acı, çektirdiği cefa şair için bir mutluluktur. Sevgili naz yaptıkça aşk tazelenir, muhabbet artar. Bu nedenle de sevgilinin nazından, çektirdiği acıdan şikayet edilmez, sevgiliye gücenilmez, tam tersine mutlu olunur. Fuzuli aşk derdiyle hoştur. Bu derdi giderecek derman istemez. Şuna inanır ki kendisi için en büyük tehlike onu aşk ızdırabından uzaklaştırmak isteyen öldürücü dermandır

17. Murabba ile şair arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
17. Şairi ile şiiri arasında  bir bağ vardır.

0 yorum

Yorum Gönder