-

| 0 yorum ]
Sponsorlu Bağlantılar

Türklerin 10. yüzyıldan itibaren İslâmiyeti kabul etmesiyle birlikte din dil ve kültür hayatlarında önemli değişiklikler olmuştur. Bu dönemde bilim dili olarak Arapça edebiyat dili olarak da Farsça kullanılmaya başlanmıştır. Dil ve kültür alanındaki bu etkilenme sonucu Arapça’dan Farsçadan dilimize pek çok sözcük ve kavram girmiştir. Ancak Türkçe bir taraftan da varlığını sürdürmüştür. Özellikle Karahanlılar döneminde (932-1212) dil ve edebiyatımız açısından önemli sayılan Kutadgu Bilig Divanü Lügati’t Türk ve Atabetül Hakayık adlı eserler yazılmıştır.

Şimdi bu eserleri görelim:

Kutatgu Bilig: Karahanlılar devrinde 1068 yılında Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır. Bu eser sonradan eklenen ön söz ve son söz bölüleri dışında 6520 beyitten oluşmaktadır. Arada dörtlüklerle yazılmış çok az sayıda bölümlere de rastlanır. Eser bir siyasetnamedir. İyi bir devlet yönetiminin olması için yönetim kadrosunda bulunan bey vezir sü başı (ordu komutanı) uluğ hacip (baş mabeyinci) kapugçı (teşrifatçı) yalavaç (elçi) topugçı (hizmetçi) gibi her kademedeki görevli kişilerin nasıl olması ve ne gibi nitelikler taşıması gerektiği belirtilir. Eserde yer yer atasözlerine deyimlere ve bilgece söylenmiş sözlere yer verilmiştir.

Divanü Lûgati’t Türk: Karahanlılar devrinde Kaşgarlı Mahmut tarafından 1072- 1074 yılları arası yazılmıştır. Yazar Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu hatta “Türk dili ile Arap dilinin at başı beraber yürüdüğünü” göstermek amacıyla yazdığını söyler. Kaşgarlı Mahmut kendisi bir hükümdar soyundan olmasına karşın 20 yıl kadar Türklerin yaşadığı bölgeleri dolaşmış 7500 civarında sözcük derlemiştir. Böylece İslâmiyetten önceki döneme ait pek çok sayıda koşuk sagu sav vb. derlemiştir.

Atabetül Hakayık: 12. yüzyılın sonu ile 13. yüzyılın başlarında yaşayan Edip Ahmet tarafından yazılmıştır. Atabetül Hakayık “Hakikatlerin Eşiği” anlamındadır. 484 dizeden oluşan ahlakî öğretici tarzda yazılmış manzum bir eserdir. Eserin tamamı dörtlüklerden ve beyitlerden oluşmuştur. Eser Çağatay lehçesiyle yazılmıştır. 

DİL VE ANLATIM 25

Anadolu’da Türkçenin gelişmesi ise şöyle olmuştur: 11-12 ve 13. yüzyıllarda Anadolu’da Anadolu Selçukluları devleti yönetime hakimdi. Bu dönemde devletin resmî dili Farsça idi. Edebiyat ve sanat dili olarak Farsça bilim dili olarak da medreselerde Arapça öğretiliyordu. Türkçe “avam dili” sayılmakta bu nedenle de hor görülmekteydi. Aydınlar dahi eserlerini Arapça –Farsça ya da bu dillerin karışımıyla yazıyorlardı. Türkçenin gelişimine 12 ve 13. yüzyıllarda Şeyyat Hamza Ahmet Fakih Yunus Emre Hacı Bektaş Veli Hoca DehhaniDede Korkut vb. pek çok yazar ve düşünür katkı sağlamıştır.

ÖZET
Yeryüzündeki dillerde ses yapı ve söz dizimi bakımlarından bazı benzerlik ve yakınlıklar görülür. Bunlara dil akrabalığı (ailesi) denir. Dünya dilleri yapı ve köken bakımından olmak üzere iki bölümde incelenir. Yapı bakımından tek heceli diller eklemeli (bitişken) diller ve çekimli (bükümlü) diller olmak üzere üçe ayrılır. Köken bakımından Hint-Avrupa dilleri Hami-Sami dilleri Bantu dilleri ve Çin-Tibet dilleri ile Ural-Altay dilleri olmak üzere beşe ayrılır. Bunlardan Hint Avrupa dilleri Hint kolu ve Avrupa kolu olmak üzere kendi aralarında ikiye ayrılır. Türkçe yapı bakımından eklemeli; köken bakımından Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna girer. Türk dili başlangıçtan günümüze gelinceye dek birtakım aşamalardan geçmiştir.

Bu aşamalar şöyle sıralanabilir: Altay çağı En eski Türkçe Çağı İlk Türkçe Çağı Eski Türkçe Çağı Orta Türkçe Çağı Yeni Türkçe Çağı ve Modern Türkçe.

0 yorum

Yorum Gönder